Ekim 09, 2011

ben türk kahvesini detaylarla severim!




evet, bu benim 2.postum, tamam tamam korkmayın hepsini sayarak ilerlemeyeceğim, söz!
tam olarak istediğim bu şuanda, hadi türk kahvesinden konuşalım biraz. bahaneyle biraz da benden, gıcıklığımdan... işte ben bazen böyleyim, ne yapayım elimde değil! bir türk kahvesi siparişim var, yanımda oturan arkadışımı bile anında sinir etmeye yeter! hadi bakın veriyorum şimdi siparişimi:

garson  - merhaba efendim, hoşgeldiniz, ne alırsınız?
ben       - merhabalar, ben bir türk kahvesi rica edeceğim.
garson  - tabii efendim,nasıl olsun kahveniz?
ben       - orta şekerli lütfen ( tabii o anda acaba kahvesini çok mu koyuyorlardır, tüh şekerli mi deseydim, şimdi acı gelirse kahve keyfimde rezil olur diye düşünürken vakit kaybetmeden ekliyorum)
ben       - yok vazgeçtim şekerli olsun, yanında su getiriyorsunuz değil mi? ( yanında su olmadan gelen kahveye doğuştan gıcığımdır)
garson   - tabii efendim, şekerli türk kahvesi ( tam emin olmak istiyor tabii haklı olarak. su getirmeyeceği varsa bile bana bulaşmamak için getirmeye çoktan karar vermiştir zaten)
ben        - teşekkürler... ( yanımdaki bana şaşırarak bakar çaktırmamaya çalışarak, aklından geçirir-  kararsız mıdır,memnuniyetsiz midir yoksa kıl mıdır- yok artık! )

işte bir türk kahvesi demeyin, uzadı da uzadı gördüğünüz gibi, tabii henüz bitmedi... eveeeet kahvem gelir, hem de istediğim gibi, yanında da suyum, mutluyum, keyfime başlayabilirim derken bir bakarım yanında bir ekürisi yok, hemeeen dudaklar düşer aşağıya, ama ben kahveyi yanında güzel bir çikolata, efendime söyliim bir mis lokumla, ne bileyim bir kaşık damla sakızı ile, yani hiç olmadı minicik bir kurabiyeyle falan severim! oldu mu şimdi bu? benim kahve keyfim yine kursağımda kalıverir! başa gelen çekilir, napalım içicez artık bu kahveyi, tad almaya bakacağız...

amma velakin tabii ben hızımı alamam, o gazla evime gelirim, yaparım hemen kahvemi arçelik telvemde, işler tıkırında, koyarım bardağıma suyumu, hemen tabağımın kenarına birkaç lokum, ya da buzlu suyuma bir kaşık damla sakızı... mis mi mis! alırım elime dergimi, yudum yudum içerim kahvemi tadına vararak! -huysuzluğumdan mıdır, kararsızlığımdan mıdır, yoksa gıcık birir miyim - yok hiçbiri değil aslında, anlattığım gibi; herkes bir başka sever kahvesini, herkes bir başka yapar keyfini... bu kadar basit!

demem ona o ki - ben kahveyi detaylarla severim!

türk kahvesi deyip geçmeyelim, bilenler hatırlasın, bilmeyenler öğrensin:


Türk Kahvesi, Türkler tarafından keşfedilen kahve hazırlama ve pişirme metodunun adıdır. Özel bir tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramıyla kendine özgü bir kimliği ve geleneği vardır. Telvesi ile ikram edilen tek kahve türüdür.
Kahvenin kökeni araştırmacılar tarafından 14. yy başlarında Güney Habeşistan'dan tüm dünyaya yayıldığı şeklinde belirtilmiştir. Bunun kaynağı da etimolojik olarak kahve ile yakın benzerlik gösteren Güney Habeşistan'daki Kaffa yöresi gösterilmektedir. 
Önceleri Arap Yarımadası'nda kahve meyvesinin kaynatılması ile elde edilen içecek, bu yepyeni hazırlama ve pişirme metoduyla gerçek kahve lezzetine ve eşsiz aromasına kavuşmuştur. Kahve ile Türkler sayesinde tanışan Avrupa; uzun yıllar kahveyi, Türk kahvesi olarak bu yöntemle hazırlayıp tüketmiştir.
Brezilya ve Orta Amerika menşeili, arabica türü, yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden harmanlanan ve tercihen kömür ateşinde ağır ağır, titizlikle kavrulan Türk Kahvesi, çok ince öğütülür. Bir cezve yardımıyla su ve isteğe göre şeker ilave edilerek pişirilir, bir fincan kahveye iki çay kaşığı kahve atılır. Küçük fincanlarla servis yapılır. İçilmeden önce telvesinin dibe çökmesi için kısa bir süre beklenir. Su, sanıldığı gibi kahvenin sonunda değil; kahveyi içmeden evvel içilmektedir. Ayrıca tüm dünyada espresso ile en çok tüketilen kahve türüdür ki dünya genelinde hemen hemen her tür restorantın menüsünde bulunan 2 kahveden biridir.
Pin It!

8 yorum:

luzu dedi ki...

Kahve zevkimi anlattın ben yazmış gibi oldum.Canımda çekti doğrusu şimdi:)

özge bayrak dedi ki...

geç de oldu lulu, hemen bi kahve çek şöyle bol köpüklü diyeceğim ama kararsız kaldım :)

Adsız dedi ki...

çok beğendim yazınızı ben de türk kahvesi sevenlerdenim ve her gün içerim: topraklarından kahve çıkmamasına rağmen bir kahveye adımızı vermemiz de ayrıca hoşuma gider

özge bayrak dedi ki...

merhaba, yazıyı beğenmenize sevindim :) afiyet şeker olsun türk kahveleriniz!

Gizem Pehlivanoğlu dedi ki...

Türk Kahvesi ayrı bir keyiftir bence.. Benim gibi sabah ; öğle ve hatta belki de akşam olmak üzere günde 3 fasıl kahve içen birisine çok iyi geldi bu yazı :) Yanındakileri de evet unutmamak gerek özellikle Kahve dünyasının fıstıklı bitter çikolata kaplı lokumu ... hımm enfess enfess :))

özge bayrak dedi ki...

gizemcim tatlı yorumların neşemi arttırdı, çok teşekkürler! evet, ben de minik beyaz çikolata kaplı kehve çekirdelerini pek bi severimm:)

Unknown dedi ki...

Merhaba,bloguma yaptığınız ziyaret için teşekkür ederim:))Postlarınızı gezinirken kahve yazınızı gördüm,bir tiryaki olarak yorum yazmadan geçemezdim,az şekerli bir fincan kahve ve bitter çikolata nasıl olursa olsun bitter olsun:)))keyfime diyecek yok hatta şimdi yapıyorum kendime mütthiş canım istedi,sevgiler...

Adsız dedi ki...

arçelik telve kesinlikle yüzyılın buluşu:D her eve her restorana,cafeye her yere bir telve diyorum.mumkunse 2 li olan teklisi değil.....