yalnızlık üç noktadır, ard arda...
yalnızlık bir keman sesi , sadece senin duyabildiğin, taaa uzaklardan gelen;
ya da iki mısradır en sevdiğin şarkıdan mırıldandığın.
yok yok ,bazen de sessizliktir yalnızlık,dinginlik...
patlamış mısır eşliğinde izlenen bir film,
ya bitirilemez hiçbir zaman ya da tekrarlanır çoğu zaman...
derin ve ince bir hüzündür aslında, öyle bir içtedir ki kendin bile hissedemezsin belkide yalnız olsan da....
bazen mutluluk olur yalnızlık, rüzgar nereye sen oraya gidersin sanki, ama çoğu zaman da aynı yerde kalırsın aslında...
bazen yağan yağmur olur senin için, bazen de açan güneş anlayamazsın...
yalnızlık işte, bazı gecelerde yukarılarda parlayan ay ve yıldızlar oluverir,
bazen de deniz kenarındaki midye kabukları,en güzelini buldum dediğin...
'kendin çal kendin oyna' dır...
kitap arasında kurutulmuş kuru bir çiçek, tavanarasında unutulmuş tozlu anıdır...
sokakta kalmış bir kişidir yalnızlık...
iki sevgilinin yanyana, eleele, gözgözeyken birbirlerini aslında hiç anlamamalarıdır...
gecenin ayazında gördüğün kedidir, tek başına titreyen...
çok şeydir yalnızlık aslında...
tuhaf şey sanki yalnızlık.
etrafın onca kalabalıkken, içinde, taa derinlerde kimi zaman bir başına hissedişindir aslında yalnızlık...
ve aslında her ne kadar nankör bir dost gibi dursa da; en sempatik, sevimli haliyle yanı başında durandır her an...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder