Bir zamanlar, şimdi.
önceden günlükler vardı. yazardık da yazardık. yalan söyledim ben yazmazdım, bir iki sayfa karalama dışında günlük tutmuşluğum yok. hep de gidip almışımdır güzel, kilitli olanlarından. çok gizlim saklım var ya. ama işte her günü not etme alışkanlığı kazanamadım bi türlü. küçüktüm, gençtim. çok pişmanım..
of hayır tabi ki pişman falan değilim. zaten bana hep sinsi gelmiştir günlükler.
‘bugün falanca kişilerle buluştuk, x diye bi çocuk geldi, çok yakışıklıydı. kaltak y bütün gün onu kesti. zaten y hep kaltaktır.’
sinsiliğe bakar mısın.? isimleri salladım bu arada, gerçekle alakası yoktur, yakınımdaki x ve y ler üzerine alınmasın ki yanlış anlaşılmaya mahal vermeyelim.
ha bir de tam şu an bi erkek günlüğü düşündüm mesela. neler düşündüysem artık o kadar olmadı ki. erkek günlüğü ya, ne olabilir.? iğrenç işte. genel konuşmuyorum tamam. sanki bütün erkekler günlük tutuyormuş gibi..
artık bloglar var zaten. ve bu benim ilk blogum değil. önüme gelen siteye üye olur, yazar kaçarım. kalamam öyle bi yerde fazla uzun süre. tutunamadım işte anla. sevgili Sıla’cığımın da dediği gibi ‘kafa nereye biz oraya’ bi nevi.
vatana millete hayırlı olsun derdim ama burada vatan da benim millet de. burası benim kendi kendimi, kendim için yönettiğim küçük bir krallık. gelmeyin demiyorum tabi, buyrun kapımız açık.
neyse günlük diyorduk, blog diyorduk.
blog iyidir. insanların yazdıklarını okumak, fotoğraflarına bakmak, nelerden hoşlanır, nelerden hoşlanmaz, inciğini cinciğini araştırmak, yeni birilerini tanımak.. güzel şeyler bunlar. ama bakınız günlükte bu yok. gizli işte baştan kaybetmiş . yani ben şimdi birinin günlüğünü okusam çaktırmadan, ben de sinsi olacağım. zaten çok da tın .
bloglar günlüklerin sanallaşıp level atlamış versiyonudur bi nevi, aynı kan arkadaş.!
ama yine de;
gizli gizli günlük okumak out ↓
gizli gizli blog okumak in ↑
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder